------------------------------------------------------------------------------------------------
Bursaspor Taraftarlar Birliği olarak, 6222 sayılı Sporda Şiddet Yasası'nın uygulanılırlığı ve İstanbul basınının taraflı tutumuna ilişkin bir basın açıklaması yapılmıştır.
Açıklama şu şekildedir; Basın ve kamuoyuna; Bugün bu açıklamayı, geçtiğimiz günlerde İstanbul’da, İnönü Stadyumu’nda yaşanan olaylar ve ardından gelişen süreç nedeniyle yapma gereği duyduk. Aslında konu her ne kadar ilgili Beşiktaş-Galatasaray karşılaşmasından hareketle gündemimize girmiş olsa da, genel bir uygulamaya ve çifte standarda ilişkindir.
Bilindiği gibi, mevzubahis karşılaşmanın son dakikalarında Beşiktaş taraftarının sahaya girmesi ve hakem Hüseyin Göçek ile Galatasaraylı bir futbolcuya saldırma teşebbüsünde bulunulmasıyla hat safhaya ulaşan olaylar yaşanmıştır. Bu olaylardan hareketle, 6222 sayılı Sporda Şiddet Yasası’nın en ağır şekliyle uygulandığı Bursaspor tribünlerinin mensupları olarak konuyu dikkatle takip ettik. Ve gelinen noktada sorma gereği duyduğumuz birkaç sorumuz var.
Hatırlanacağı üzere, 7 Mayıs 2011 günü Bursa’da Beşiktaş maçı öncesinde yaşanan olaylar sebebiyle 53 renktaşımız cezaevine girmiş, birçok taraftarımız 4 ay süresince bu sebepten ötürü cezaevinde kalmış ve süreçte ifadesine başvurulan birçok arkadaşımız şu an için ceza kalksa da müsabakalardan men cezası almıştır.
Peki ya bahsi geçen Beşiktaş-Galatasaray karşılaşmasında olayların içerisinde yer alan kişilere ne gibi yaptırımlar uygulanmıştır? Bunu sormak en doğal hakkımızdır. Çünkü gerek geçtiğimiz aylarda şike soruşturması sürecine ilişkin olarak bir yürüyüşte Fenerbahçeli taraftarlar ile güvenlik güçleri arasında yaşanan olaylar, gerek Çağlayan Adliyesi önünde geçtiğimiz haftalarda yaşanan olaylar, gerekse Trabzon’da geçtiğimiz günlerde yaşanan olaylarda, Bursa’da en ufak bir olayda dahi en sert biçimde uygulanan 6222 sayılı yasanın nasıl uygulandığını bilmiyoruz. Bu sorularımıza verilecek yanıt, yasanın uygulanılırlığının şehirlere ve camialara göre değişip değişmediği sorusuna da yanıt olacaktır.
Öte yandan, yine bahsi geçen karşılaşma sonrasında ana akım medyanın büyük bölümünün olayların üstünü örtme çabalarını, olayların ‘yokmuş gibi’ lanse edilmesini, olayların masumane ve haklı gösterilmeye çalışılmasını, olaylar içerisinde yer alanların “İyi çocuk” ilan edilmesini tüm Türkiye izlemiştir. Bu, “İstanbul yerel basınının” ilk vukuatı ve taraflı tutumu olmadığı gibi son vukuatı ve taraflı tutumu da olmayacaktır. Çünkü para hırsı ve çıkar ilişkilerinin ana akım spor medyasının bir kısmını getirdiği nokta ne yazık ki büyük ölçüde budur. Ancak 7 Mayıs 2011 günü yaşanan olayları tekrar tekrar göstererek tartışan ve İnönü’de yaşanan olayların ardından kısa cümlelerle olayları geçiştiren yayıncı kuruluş başta olmak üzere hiçbir kişi, kurum ve kuruluş, Bursaspor camiasının Anadolu’nun en güçlü sesi olarak bu kayırmacılık üzerine kurulu çarka çomak sokabileceğini unutmasın. Decoderleri iptal etmemizi istiyorsanız, onu yapacağız. Çünkü bize başka bir çare bırakılmamıştır.
Bu bir BOYKOT çağrısıdır! Tüm renktaşlarımızı LigTV üyeliklerini iptal etmeye ve decoderlerini iade etmeye davet ediyoruz.
Bu BOYKOT çağrımıza tüm renktaşlarımızın kulak asacağını biliyor, yaşanan eşitsizlikler karşısında susmama erginliğindeki tüm Anadolu kulübü taraftarlarına da aynı çrıda bulunuyoruz. Bursaspor Taraftarlar Birliği
------------------------------------------------------------------------------------Teksas grubunu severiz yada sevmeyiz,Bursaspor'u severiz yada sevmeyiz ama ortada hepimizi yani tüm "Anadolu takımı tutan taraftarları" ilgilendiren bir nokta var,o da "ortak düşman."
Türkiye'de futbol liginin sadece İstanbul takımlarından ibaret olduğunu beyinlere kazımaya çalışan ve böylelikle kendi değerlerimizden uzaklaşmamızı sağlayan bir yandaş medya var. Biz,tüm bu olumsuzluklara,engellemelere ve beyin yıkama çalışmalarına rağmen kendi değerlerimiz sahip çıkıp onu yüceltmek,hakettiği yere getirmek uğraşındayız. Çünkü biliyoruz ki biz kendi değerlerimize sahip çıktığımız sürece daha güçlü ve daha sağlam kaleler inşaa edeceğiz. Bunu bilen "ortak düşman" ise sürekli bu kalelerin güçlenmesini engeleyip,bu mücadeleyi sindirmeye çalışacak. Bu durumda sayımız her ne kadar az olursa olsun,tüm "Anadolu takımı taraftarları" bu çağrıya kulak verip "ortak düşmanımız" hakkında birlik olmalıdır.
Ortak düşmandan kastım bir futbol takımı değil,bir şehir değil,bir şahıs değil. Bizi yok sayan,bizi küçük gören,bizi aciz gören,bizi dışlama hesabında olan anlayıştır. Ama bu anlayış ancak "biz buradayız" "bizde varız" diye isyan ateşini yakmakla,alevlendirmekle azaltılacaktır. Ellerinde her ne kadar büyük silahlar olsada biz "duvara çarpan birer deniz dalgasıda olsak" çarptıktan sonra dağılacağımızıda bilsek bunu yapmalıyız. Çünkü biliyoruz ki bu deniz,o dalgalardan feyiz alıp bir şahlandımı önünde ne duvar bırakır nede bir şehir.
"Kendi adıma" bu açıklamadan ötürü Bursaspor'lu arkadaşlara destek vermek istiyorum. Bu ülkede biz birlik olmazsak,birbirimize destek verip asıl ceza çekmesi gerekenleri işaret etmeyip birbirimizle uğraşmaya devam edersek (en azından bu konuda) "bize göre" adalet hiç bir zaman yerini bulmayacaktır.
Uzun lafın kısası,bu isyan ateşini alevleyen Bursaspor taraftarına destek verip (en azından bu konuda) karşılarında hiçte beklemedikleri bir destekle çıkmak ve birlik sağlamak "masaya vurabileceğimiz en sert yumruktur"
Saygılarımla
Muzaffer ŞAHİN